
7. İktidar ve Mekan Perspektifinde Ayasofya'nın Yüzleri
Bir imparatorluk mabedi ve anıtı olarak inşa edilen Ayasofya, açıldığı 537 yılından bugüne dek pek çok farklı döneme ve medeniyete şahitlik etti. Yalnızca İstanbul'un değil, dünyanın en önemli mimari yapıtları arasında kabul edilen bu büyülü yapı, her daim iktidarın gücünün simgesi olmaya zorlanırken, onun mimari yapısında ortaya çıkan pek çok dönüşüm de tarihsel kavşak noktalarında yaşananların izlerini taşımaktadır. Başka mabetlerden sökülerek yapıya katılanlar, yapıdan sökülenler, üstü örtülenler ya da yeniden açığa çıkarılan tüm parçalar Ayasofya’nın çok katmanlı öyküsüne ilişkin başka bir perspektifi düşünmeye çağırır misafirlerini.
Freud, 1897 yılında histerinin mimarisi üzerine düşündüğünde şöyle not düşer:
…bazı sahnelere doğrudan erişilebilirken, diğerlerine ancak bu sahneler üzerine kurulan fanteziler aracılığıyla erişilebilir. Sahneler, onların üzerlerindeki dirençlerin yoğunluğuna göre düzenlenmiştir: daha hafif bastırılmış olanlar daha önce ortaya çıkarken, daha şiddetli bastırılmış olanlarla ilişkileri belirginleşmediği için açığa çıkanlar eksik bir görünüme sahip olacaktır. Analitik çalışmanın izlediği yol önce döngüler halinde sahnelere doğrudur ya da onların komşuluğuna iner; sonra biraz daha derindeki bir belirtiden ve daha sonra yine daha derindeki başka bir belirti üzerinden ilerler.[1]
Freud yıllar sonra “Uygarlığın Huzursuzluğu” metninde de ruhsal yaşamda her şeyin bir şekilde korunduğunu uygun bir gerileme sayesinde tekrar ortaya çıkabileceğini ve bu bağlamda Roma kentinin tarihselliği üzerinden sahnede görünürlüğü kaybolan ve bir şekilde biçim değiştirmiş olanın, yeni olanın içinden sezilip sezilemeyeceğini tartışır.[2]
Tüm bunlarla birlikte Ayasofya’nın yalnızca geçmişin değil bugünün anlaşılabilmesine yönelik bir tarif barındırdığını da öne sürebiliriz. Psikanalizin kavrayışı ile diğer disiplinlerin düşünüş ve zenginliklerini buluşturmanın, Ayasofya'nın hem düne hem de bugüne dair anlatısını daha duyulabilir kılacağına inanıyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kafescioğlu, rehber ve dinler tarihi uzmanı Ebru Gökteke, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof Dr. Umut Azak, Psike İstanbul Psikanaliz Derneği üyesi Cüneyt Bilen, İstanbul Psikanaliz Derneği üyeleri Alper Şahin, İshak Sayğılı ve Yunus Emre Aydın etkinliğimizde değerli sunumlarıyla yer alacaklar.
4 Mayıs 2025 tarihinde Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan etkinliğimizde sizlerle bir araya gelmeyi ümit ediyoruz.
PROGRAM
04 Mayıs 2025 Pazar
09.30-10.00
Açılış
10.00-11.30
I. Oturum
“Ayasofya’dan Kanlı Kiliseye: Bizans’a Bakmanın Halleri”
Prof. Dr. Çiğdem Kafescioğlu
“Aya Sofya: Psikanaliz’de Karmaşık Düşünce Kuramına Giriş”
Alper Şahin
Moderatör: Ebru Sorgun Gültekin
11.30-12.00
Ara
12.00-13.30
II. Oturum
“1950’lerden Bugüne Muhafazakâr ve İslamcı Muhayyilede Ayasofya”
Prof. Dr. Umut Azak
“Bir Yapının Anlattıkları: Yapılan ve Yıkılan Mabetler”
Cüneyt Bilen
Moderatör: Hande Erkenci
13.30-15.00
Öğle Arası
15.00-16.30
III. Oturum
“Sonlu ve Sonsuz Geçişinde Düş ve Mekân”
İshak Sayğılı
“Kitlenin İsteğinin Yansıması/Yanılsaması Bağlamında Ayasofya”
Yunus Emre Aydın
Moderatör: Özge Yenier
16.30-17.00
Ara
17.00 – 18.00
IV. Oturum
“Ayasofya ve Bizans Tarihinden Kadınlar”
Ebru Gökteke
Moderatör: Fatma Tanış
18.00
Kapanış